Yeşil Mutabakat, Avrupa Birliği’nin 2050 yılına kadar iklim nötr olma hedefine ulaşmayı amaçlayan çevre dostu bir politika çerçevesidir. Bu çerçeve, endüstrilerin karbon emisyonlarını azaltmalarını, sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmalarını ve döngüsel ekonomiye katkı sağlamalarını zorunlu kılar. Türkiye’nin en büyük ticaret ortaklarından olan Avrupa Birliği’nin bu hedefleri, alüminyum sektörü gibi enerji-yoğun sektörler için büyük bir dönüşüm gerektirir.
Yeşil Mutabakat’ın Alüminyum Sektörüne Etkisi
Alüminyum sektörü, karbon emisyonunun azaltılması gerekliliği nedeniyle Yeşil Mutabakat kapsamında önemli bir yer tutar. AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), karbon yoğun ürünlerin AB’ye ithalatında ek vergiler getirmeyi planlayarak, karbon salınımını azaltma baskısını artırıyor. Bu durum, Türkiye’deki alüminyum üreticilerinin Avrupa pazarındaki rekabetçiliğini korumak için karbon ayak izini düşürmeye yönelik adımlar atmalarını zorunlu kılıyor. Türkiye’nin alüminyum sektöründe karbon emisyonlarını 2053 yılına kadar %75 oranında azaltma hedefi de bu kapsamda belirlenmiş durumda.
Düşük Karbonlu Üretim Stratejileri ve Döngüsel Ekonomi
Yeşil Mutabakat, alüminyum sektörü için geri dönüşüm ve döngüsel ekonomiyi teşvik ediyor. Birincil alüminyum üretimi enerji yoğun olduğu için sektörde karbon salınımının büyük kısmı burada ortaya çıkıyor. Bu nedenle, atık alüminyumun yeniden kullanılması ve geri dönüştürülmesi, karbon ayak izini azaltmanın en etkili yöntemlerinden biridir. AB, alüminyum talebinin %50’sinin geri dönüşüm yoluyla karşılanmasını hedefliyor; Türkiye’nin alüminyum sektörü de aynı hedef doğrultusunda atık yönetimi, geri kazanım teknolojileri ve karbon yakalama sistemleri gibi sürdürülebilir üretim süreçlerine geçiş yapıyor.
Gelişen Teknolojiler ve Sürdürülebilirlik Sertifikasyonları
TÜBİTAK ve çeşitli sanayi kuruluşları, sektörde enerji verimliliğini artırmaya yönelik yeni teknolojiler geliştirmek için Ar-Ge yatırımlarını destekliyor. Bu yatırımlar, üretim süreçlerini optimize etmek, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmak ve atık yönetimini geliştirmek gibi alanlarda yoğunlaşıyor. Bu sertifikalar, AB’ye ihracat yapan firmalar için karbon sınır vergilerini düşürmek amacıyla büyük önem taşıyor.
Alüminyum sektöründe Yeşil Mutabakat’a uyum, karbon ayak izini azaltma, döngüsel ekonomiye katkı sağlama ve sürdürülebilirlik sertifikasyonlarına uygun üretim süreçleri geliştirme gibi adımları içerir. Türkiye’deki alüminyum üreticileri, bu değişiklikleri benimseyerek Avrupa pazarındaki rekabet avantajlarını koruyabilir ve sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlayabilir. Bu hedeflere ulaşmak, enerji verimliliği, geri dönüşüm ve yenilenebilir enerji kullanımının artırılması gibi yenilikçi çözümlerle mümkün olacaktır.